Ajans Günleri -1
Bir reklam ajansı çalışanı olarak ve 5 seneyi bitirmiş bir mağdur olarak bundan böyle arada ajansta bir gün nasıl geçer tadında yazılar yazmaya karar verdim.
Şimdik efendim, en başta şunu söylemek isterim ki reklamcı olmak öyle dışarıdan gözüktüğü gibi "ooo kop kop, eğlenceli, sürekli ünlülerlesin efenim aman da ne güzel" bir yer değil!!!! Bunu aklınıza sokun önde! Hani bir zamanlar Gülseciğim Birselciğimin beyinlerimize kazıdığı Avrupa Yakası vardı ya hani reklam ajanslarını da öyle sanıyorduk ahhh ahhh keşkeee.....
Ben şu an müşteri ilişkilerinde süpervizörülük yapıyorum. Bunun meali: Kreatif ekiple baktığım markalar arasında kuryelik yapıyorum. Kreatif ekibin tribini ve egosunu çekiyorum ve aynı zamanda markanın da tribini ve ACİLLLLLLL!!!! maillerini cevaplamaya çalışarak herkesin gönlünü hoş tutmaya çabalıyorum. İşte gerçek bu:)
Gerçi alışınca artık güzel bile geliyor inanır mısınız. Bünye sindirince tabe azarlanmayı falan napıcan ekmek parası diyorsun çalışıyorsun, çabalıyorsun.:)
Şimdi haksızlık etmeyeceğim güzel yanları da var tabii. Kattığı şeyler çok elbette. Bir kere benim gibi okuldan mezun olur olmaz ajansa düşünce orada büyüyorsun, kendine güvenin geliyor, hayatta ne istediğini net bir şekilde bilir hale geliyorsun. Ve daha bir çok şey...
Çalıştığın insanlar çeşit çeşit, hem de bunlar egolulardan hem de tavan olanlardan. Nasıl baş edebilirsin kendini sınıyorsun sonra bir bakmışsın başarmışsın. E bir sürü markaya bakma fırsatın oluyor. Büyük markaların reklam kampanyalarını yapıyorsun, deli gibi çalışıyorsun, sabahlıyorsun, içmediğim kadar kahve içiyorsun, yoruluyorsun, mesainin dibine vuruyorsun ama en sonunda iş tvde veya gazetede çıkınca hepsiii bitip gidiyor. O huzur hiçbir şeyde yok inanır mısınız.:)
Neyse çok uzatmayacağım. Tüm Türkiye kurumları için mesai saatlerinin sonunca gelirken biz reklamcıların mesaisi ne zaman bitecek bilemiyoruz. Benim içinde bu akşam bakalım ne getirecek:)
Hadi gittim ben sonuçta cevaplamam gereken maillerim var değil mi amaaa hihihih
Mujuks
Şimdik efendim, en başta şunu söylemek isterim ki reklamcı olmak öyle dışarıdan gözüktüğü gibi "ooo kop kop, eğlenceli, sürekli ünlülerlesin efenim aman da ne güzel" bir yer değil!!!! Bunu aklınıza sokun önde! Hani bir zamanlar Gülseciğim Birselciğimin beyinlerimize kazıdığı Avrupa Yakası vardı ya hani reklam ajanslarını da öyle sanıyorduk ahhh ahhh keşkeee.....
Ben şu an müşteri ilişkilerinde süpervizörülük yapıyorum. Bunun meali: Kreatif ekiple baktığım markalar arasında kuryelik yapıyorum. Kreatif ekibin tribini ve egosunu çekiyorum ve aynı zamanda markanın da tribini ve ACİLLLLLLL!!!! maillerini cevaplamaya çalışarak herkesin gönlünü hoş tutmaya çabalıyorum. İşte gerçek bu:)
Gerçi alışınca artık güzel bile geliyor inanır mısınız. Bünye sindirince tabe azarlanmayı falan napıcan ekmek parası diyorsun çalışıyorsun, çabalıyorsun.:)
Şimdi haksızlık etmeyeceğim güzel yanları da var tabii. Kattığı şeyler çok elbette. Bir kere benim gibi okuldan mezun olur olmaz ajansa düşünce orada büyüyorsun, kendine güvenin geliyor, hayatta ne istediğini net bir şekilde bilir hale geliyorsun. Ve daha bir çok şey...
Çalıştığın insanlar çeşit çeşit, hem de bunlar egolulardan hem de tavan olanlardan. Nasıl baş edebilirsin kendini sınıyorsun sonra bir bakmışsın başarmışsın. E bir sürü markaya bakma fırsatın oluyor. Büyük markaların reklam kampanyalarını yapıyorsun, deli gibi çalışıyorsun, sabahlıyorsun, içmediğim kadar kahve içiyorsun, yoruluyorsun, mesainin dibine vuruyorsun ama en sonunda iş tvde veya gazetede çıkınca hepsiii bitip gidiyor. O huzur hiçbir şeyde yok inanır mısınız.:)
Neyse çok uzatmayacağım. Tüm Türkiye kurumları için mesai saatlerinin sonunca gelirken biz reklamcıların mesaisi ne zaman bitecek bilemiyoruz. Benim içinde bu akşam bakalım ne getirecek:)
Hadi gittim ben sonuçta cevaplamam gereken maillerim var değil mi amaaa hihihih
Mujuks
Yorumlar
Yorum Gönder