MERSİN

Ben Mersin'liyim ve bundan dolayı da gurur duyuyorum hem de çok. İyiki orada doğmuş ve büyümüşüm. İyiki çocukluğu, gençliğimi orada yaşamışım. İstanbul'da ve benzeri yerlerde yaşayan insanlara göre üzgünüm ama çok üzülüyorum. Küçük yerde yaşamanın tadı bambaşka.


Bir kere insanı gerçekten de Akdeniz insanı tanımı olan; sıcakkanlı, yardımsever ve güler yüzlü. 
Mersinli aileler de mutlu oldukları için hep mutlu, yardımsever, güleryüzlü, temiz aklpli, iyi niyetli çocuklar yetiştiriyorlar. Bende ailemden yana inanılmaz şanslıyım çok şükür. Allah onları başımdan eksik etmesin. O kadar güzel yetiştirdiler ve öyle güzel bir çocukluk yaşattılar ki bana anlatamam.

Mersin çok ama çok sıcak ve üstelik de aşırı nemli bir şehir olduğu için yazları ya yazlıktasınızdır ya da yaylada. İkisinin de keyfi bambaşkadır. Zaten yaz dedin mi bu iki yer arasında gider gelirsin. Yazlık kafası her yerde aynıdır diyebilirsiniz ama değil. Mersin'De ben ve benim üst dönemlerim özellikle tam olarak tadını çıkartan, yaşayan insanlarız. Dostluk kurmak ne demek, arkadaşlık nasıl olur hepsini en iyi biz biliriz:) Bak çocukluğu özledim cidden neyse bu ayrı bir konu bunu geçiyorum. 

Mersin denince akla direk gelen 2 şey var: Tantuni ve Cezerye. 
Tantuni heralde dünyanın en lezzetli yemeği yani bana göre. İster açık ye ister somun ye ama ne olursa olsun ye:) Bir de yanında o küçük biberlerden e bir de ayran hatta şalgam ohhh missss:)




Cezerye sevmem ben bir Mersin'li olarak ama sonuçta pek meşhur, yazmadan geçemeyeceğim. Malum havuçlu bir tatlış şey bu da.








Bence Mersin'in en güzel tatlısı tartışmasız KEREBİÇ. Kerebiç demek benim için Ramazan da iftar sofrasında olması için Dondurmacı Halil sırasına akşamüstü girip o sırayı bekleyip, alıp eve getirip, yemeğin bitmesini beklemek demekti. Hala aynı sevgiyi besliyorum kendisine karşı çünkü muhteşem!!!! Olsa da yesem:( 2 çeşidi var: Fıstıklı ve Cevizli. Benim tercihim tabii ki fıstıklı. Aman Allahım yahu nasıl canım istedi anlatamam. 










Bir Mersinlinin İstanbul'da yaşaması zaten bir dram bir de her pazar özellikle yaz aylarında her Pazar Narlıkuyu'da olmak istemesi ise dram ötesi bir durum. Efendim Narlıkuyu, Mersinimizin nadide koylarından biridir. Koy etrafında balık restaurantları vardır. Pazar günleri gidersiniz, rakınızı, şalgamınızı söylersiniz, masanız mezelerle donatılır, içmeye başlarsınız, hava sıcaksa hemen oturduğunuz yerden o buzzzzzz gibi denize girersiniz ayılırsınız sonra yine içmeye devam ederek balığınızı yersiniz. Sonra yine denize girersiniz...diye uzayıp gider bu harika Narlıkuyu günü. Ahhh beee...:(














Çok ayrıntıya girmeyeceğim çünkü nasılsa gideceğim bu sene de. Gittiğim zaman kendi fotolarımı kendim çeker ayrıntılarıyla yazarın arkadaş:)

Biraz daha Mersin fotosuyla aranızdan ayrılıyorum, hadi bayyyy.






Yorumlar

Popüler Yayınlar